İyi Bir Asistan Ve Sekreter Olmanın Şifresini Öğreten Ayson Karabağ; Kitap Yazmak İçin 30 Yılımı Verdim

“Kitap yazmak için çok kitap okudum. Çok insan dinledim. İnsanların acısına, tatlısına baktım. İleriyi görmek için empati yaparak yazılarımı yazdım. Yazdığım yazıların hem kendime hem de çevreme faydası oldu.

Yazılarıma dönüp baktığımda uzun zaman geçmesine rağmen hala günü koşullarına uygun yazılar ve hala kalitesini koruyor. Hepsi zamansız yazılar…” diyen Ayson Karabağ ile kendi yaşamına ve kitaplara dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Geçen yıllara baktığınızda İstanbul’u nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul bize göre büyük şehirdi. Çok kaliteli çok zengin İstanbul beyefendileri ve kadınları vardı. Sosyete vardı, zenginlik vardı. Yanlarında dururken bile elimiz ayağımıza karışıyordu.

Her haliyle sizi eziyorlardı. Yokluk, maddi sıkıntı hep aklımızda kaldı. Vitrinlere baktık gözümüz yemekte kaldı, giyside kaldı. Annemin bize söylediği bir söz vardı. Eve geldiğiniz zaman komşunun kızları varsa bakmayın,  edeptir, ayıptır, haramdır, günahtır. Bu düşünceyi annemden aldım. Biz bu terbiye ile büyüdük. Bu ağır bastığı için utangaç bir çocuktum çekinir, konuşamazdım. O kadar utangaçtım ki halamın evinde dahi aç olsam açım diyemezdim.

Gazete satışı yaparken beyanlara geldiğinde hele ünlü geldiğinde onları görünce ayağım birbirine dolanırdı.

Arkadaşım dedi ki, “Böyle olmaz. Gel, Türk folklor kurumuna kayıt yaptıralım. Hem gelişmiş oluruz hem de utangaçlığımızı yenmiş oluruz.” Folklor benim utangaçlığımı atmamı sağladı. Şimdi ekranda ve okullarda, sahnede çok rahat hareket eden, konuşan birisi oldum.

Sizi kim keşif etti?

Bir hocamız derste bize 4 yol anlattı, deniz yolu, kara yolu, demir yolu, hava yolu. Bu yollardan birinde sektörün içine gir ve kendine bir Meslek edin. Ben gazeteye gittiğimde Türkçem yok, yazı yazamıyorum. “Bu halinle sen nasıl gazeteci olursun” diye alay eden, şaka yapan insanlarla karşılaştım. Bu gülmeleri, bu alaylı konuşmaları benim içimde yatan yeteneği uyandırdı. Onlara kızmadım aksine onlara teşekkür ediyorum çünkü benim çalışma azmimi kamçıladılar.

Kitap kültürüne sahip çıkan yok Hak ettiği değeri görmüyor mu kitap?

Şu an neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemiyoruz. Şimdikilerin ne edebi yönü, ne bilgisi, ne de kendinden haberi var. Denetleyecek model kişiler yok. Kitap okumayı sevdiren, özendiren yok. Üstelik doktor, öğretmen, bankacı vb. insanlar, “Artık okumuyoruz, internetten bakıyoruz” diyorlar.

Halbuki eskiden okuyan insanlar, şiir gibi konuşan insanlar vardı. Çok okuyarak, bu konuda halka daha çok örnek olarak dünyayla yarışabiliriz. Okuyan ne bulursa okumalı. Yerde gördüğü broşürü dahi alıp okumalı. Bilginin nereden nasıl karşına çıkacağını kestiremezsin.

Ben kendimi geliştirmeyi, utangaçlığımı yenmeyi kitaba borçluyum

Utangaçlığımı sesli kitap okuyarak attım. Ne bulduysam okudum. Sağcı, solcu düşünceleri ayırt etmeden okudum, önyargılarımı yıktım. Fikirlere, bakışlara önem verdim. Okudukça çok şeyin değişeceğine inandım. İlkin kendimi değiştirdim, geliştirdim.

Kitap, benim içimde yatan yeteneğimi ortaya çıkardı, kalemimi güçlendirdi. Düşüncelerimi geliştirdi. Şimdi yazarken aklıma o kadar çok konu geliyor ki. Seminerde konuşurken aklıma çok örnek geliyor.

Şimdiki korkum birini kırmak

Seminerlere dua ederek çıkarım, şükrederek inerim. Şimdiye kadar kimseyle tersleşmedim ya da itişmedim.

Ayson Karabağ kimdir?

1963 yılında Kars’ın Arpaç ilçesinin Ergine köyünde dünyaya geldim. Ailem ben 8 yaşındayken maddi sıkıntılardan dolayı Kars’ın merkezine göçtü.

Çocukluk yıllarımda Kars’ta kahvede, dondurma dükkanında çalıştım. Ayakkabı boyacılığı yaptım. Sonra annem ve kardeşlerim Fransa’ya göç ettiler. Ben ve ağabeyim İstanbul’da kaldık. İstanbul’da bir taraftan okula gittim bir taraftan Aksaray’da gazete satışına başladım. Gazinoda fotoğraf çektim. Aksaray’da seyyar satıcılık yaptım. Kart postal sattım. İstanbul’da adam gibi adam olarak kalmak, anne ve babama yakışır bir evlat olmak için çok dikkatli bir yaşam sürdürdüm. Etrafımdaki insanlara özenmedim. Hz. Ali’nin bir sözünü duvara yazdım; “Akıllı geçiniyorsan akılsız insanı sırtında taşıma” Bu söz beni çok geliştirdi.

KİTAPLAR

CEVAP VER